Ece Temelkuran’ın son romanı ”düğümlere üfleyen kadınlar”ı bir solukta okudum. Sizlerle de maceramı paylaÅŸmadan duramayacağım için de hemen yazmaya koyuldum. Öncelikle akıllarınıza gelen ilk soruyu cevaplandırayım. Evet, kitap çok güzeldi. Ancak tabi ki deÄŸerlendirmem bununla bitmeyecek.
Ece Temelkuran, kendine has anlatım tarzıyla beni büyüledi. Eğer kitabı elinize alırsanız siz de farkedeceksiniz ki, her bölümde hikayeyi ortadan alıyor, sonra başa dönüp kaldığı yere getiriyor ve o bölümü tamamlıyor. Kitap baştan sonra bu teknikle yazılmış. Bu tekniğin en önemli özelliği ise okuyucuda merak uyandırması ve hikaye üzerine daha çok tahminde bulunarak kafasının dağılmasının önlenmesi. Üzerinde büyük bir titizlikle durulduğu belli.
TekniÄŸin dışında, Ece Temelkuran’da ÅŸunu gördüm, yarattığı büyük karakterler sırıtmamız. Yani anlayacağınız, Temelkuran Hanım, benim adıma ülkemizin büyük bir romancılarından biri olma sıfatını bu kitapla hak etmiÅŸ bulunuyor. Çünkü bir hikaye yazmamın en zor taraflarından biri, oluÅŸturulan karakterlerin hikayenin içinde nasıl durduÄŸudur. Örnek olarak; film çeken bir yönetmen, karakterin durumunu biraz da oyuncuya paslar, bu yükten kurtulur. Ancak yazarın böyle bir ÅŸansı yoktur. Çünkü o karakterleri yaratan da yaÅŸatan da yazardır. Yazar, yarattığı karakteri romanın içine öyle bir yerleÅŸtirebilmeli ki, o karakter artık o hikayenin içinde kendi kaderini çizebilsin. İşte Ece Temelkuran, bu zorluÄŸu aÅŸmayı baÅŸarmış ve yarattığı karakterlerin kendi kaderlerini çizmesine izin vermiÅŸ.
Romanla ilgili bir diÄŸer husus da, Hikayenin kendisi. Hikaye tamamıyla OrtadoÄŸu’da geçiyor. Arap Baharı’nın tam ortasında. Üstüne üstlük bu roman bir yol hikayesi. Yani Tunus’tan Beyrut’a (aradaki Libya ve Mısır da dahil) bir OrtadoÄŸu yolculuÄŸun çıkıyoruz 4 kadınla birlikte. Bu 4 kadının da ayrı hikayeleri var. BuluÅŸtukları ortak nokta ise kaderlerini çizerken yaÅŸadıkları zorluklar. Ne demek istediÄŸimi kitabı okursanız anlayacaksınız elbette. Daha fazlasını anlatırsam büyüyü bozabilirim.
Kitabın odaklandığı ana noktadan bahsetmemiz ise oldukça zor. Bunun nedeni; kitabın ana konusunun anlaşılamaması deÄŸil; kitabın aslında birden fazla ana konusunun olması. Roman, ilk bakışta dört kadının kaderlerine odaklanıyor gibi görünse de aslında OrtadoÄŸu’ya, Arap Baharına ve kadın erkek iliÅŸkisine de odaklanıyor. İçinde bir sürü konu olan ve bu konuların hepsinin ilgimi çektiÄŸi bir roman olmuÅŸ Düğümlere Üfleyen Kadınlar. Ne kadar taze olsa da “tarihsel roman” diyebileceÄŸimiz bir kitap aynı zamanda. Yazar belki dikkatleri dört kadının kaderlerine çekmek istemiÅŸ ancak benim düşüncem, bu kadınların kaderleri kesinlikle OrtadoÄŸu’da yaÅŸanan Arap Baharı’ndan geçiyor. İşte bu iç içe geçmiÅŸ karmaşık gibi görünen konuları olabilecek en iyi ÅŸekilde düzenlemiÅŸ Ece Temelkuran.
Son olarak; eğer kitabı okumayı aklınızdan bir kez bile geçirdiyseniz ikinciye düşünmezine gerek yok, alın ve okuyun. Ben kitabı gerçekten çok beğendim ve son zamanlarda okuduğum en iyi Türkçe romandı diyebilirim.